Osmanlı Devleti’nin son devirlerinde yetişen yazar ve gazetecilerden. Posta ve telgraf me’rruru Behâeddîn Efendi’nin oğlu olup, 1864 senesinde İstanbul’da doğdu. Henüz doğmadan önce anne ve babası ayrıldığı için sıkıntılar içinde büyüdü. Annesinin ve akrabalarının yardımı ile ilk mektebi, sonrada Dârüşşefeka Lisesi’ni 1883 senesinde, birincilikle bitirdi.
Ahmed Râsim, öğrencilik yıllarında edebiyatla ilgilenmeye başladı. Okulu bitirdikten sonra bir müddet posta ve telgraf nezâretinde me’mur olarak çalıştı. Sonra me’mûriyetten sıkılıp, vazîfeden ayrılarak Ahmed Midhat Efendi’nin teşvikiyle yazarlığa başladı. İlk yazısı Tercümân-ı Hakikatgazetesinde yayınlanan Fransızca’dan yaptığı bir tercüme idi. Sonra sırasıyla Cerîde-i Havadis, Tercümân-ı Hakikat, Ma’lûmat gibi gazetelere yazı yazmaya başladı. Bunun yanında Güneş, Gülşen, Sebat, Hamiyyet, Şafak, Servet, Tanin, Tasvîr-i Efkâr gibi dergilere yazı yazıyordu. Bâzı yazılarında müsteâr yâni takma isimler kullanıyordu.Hanımlara Mahsûs Malûmat başlıklı yazılarını Leylâ Feride adıyla yayınladı.
Ahmed Râsim, Midhat Efendi mektebinin yetiştirdiği gazetecilerdendir. Batı dünyâsında gerçekleşen yeni buluşları ve fennî yazıları tercüme ederek aktarmış, devrin yaşama biçimine âit çeşitli sahneleri kendisine has bir anlatış tarzı ile gözler önüne sermiştir. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın musahiplerinden Behram Ağa’nın açtığı Mekteb-i Behramî’de ve Kamanto Musevî okulunda bir müddet öğretmenlik yapan Ahmed Râsim, geçimini sağlamak için, târih, fen, dilbilgisi, matematik ve benzeri konularda ders kitapları da hazırlamıştır. Ahmed Râsim, ayrıca muhabir sıfatıyla Türkiye ve Türkiye dışında bâzı seyahatlerde bulunmuştur. Sultan İkinci Abdülhamîd Han zamanında Alman imparatoru Wilhelm’in Suriye gezisine Malûmat Gazetesi muhabiri olarak katılmış, İkinci Meşrûtiyet’ten sonra Sofya’ya gönderilmiş, Birinci cihân harbi sırasında istihbarat Cemiyeti’nce Suriye’de görevlendirilmiş, bir aralık da Romanya cephesinde bulunmuştur.
Ahmed Râsim, yazarlık mesleğini 1927 senesine kadar aralıksız sürdürdü. Aynı sene İstanbul meb’ûsu olarak meclise girdi. 1932 senesine kadar meb’ûs olarak kaldı. 21 Eylül 1932 târihinde Heybeliada’da vefât etti. Heybeliada mezarlığına gömüldü.
Ahmed Râsim, târih, roman, şiir, fıkra ve makale, otobiyografi gibi bir çok dalda eser vermiştir. İlk okullarda okutulmak için dört cildlik bir Osmanlı Târihi hazırlamıştır. Acemilik devrinde yazmış olduğu roman ve hikâyelerinde Ahmed Midhat gibi okuyucuya bilgi vermeye çalışmıştır. Ekseriya pek romantik, pek havaî aşklar, duygulu-realist bir dekor içinde anlatılmıştır. Şiirleri eski tarzdadır. Şarkı ve gazellerinde Nedîm’in büyük te’siri görülür. Fıkra ve hâtıralarında ise İstanbul’un son senelerindeki hâlini ve çeşitli insan tiplerini başarıyla tasvir etmiştir. Altmışa yakın bestesi vardır.
Dünyâyı ve insanları hoş ve gülünç taraftarıyla alan Ahmed Râsim’in eserlerinde yaşama sevinci her şeye hâkimdir. Edebî zevkte ve dilde orta bir yol tutma tarafdârıdır. Eserlerinde canlı bir Türkçe kullanmıştır. Yazdığı eserlerin sayısı yüzden fazladır. Bunlardan bâzıları şunlardır:
Roman ve Hikâyeleri: Meyl-i Dil (1892), Mekteb Arkadaşım (1894),Gam-ı Hicran (1894), Nümûne-i Hayâl (1894), Asker Oğlu (1897),Nâkam (1897), Hamamcı Ülfet (1922), İki Güzel Günahkâr (1922).
Hâtıraları: Gecelerim (1894), Fuhş-i Atik (1922), Muharrir, Şâir, Edîb(1924).
Fıkra ve Makaleleri: Menâkıb-ı İslâm (1907), Şehir mektupları (1910),Tahrir ve Muharrir (1910), Cidd Ü Mizah (1918), Eşkâl-i Zaman(1918), Gülüp Ağladıklarım (1926), Muharrir Bu Ya! (1927).
Târihle ilgili Kitapları: Arabların Terakkîyât-ı Medeniyesi (1887),Târih-i Muhtasar-ı Beşer (1887), Eski Romalılar (1889) Resimli ve Haritalı Osmanlı Târihi (dört cild-1912), İki Hatırat Üç Şahsiyet(1916).
Diğer Konular: Bedâyi-i Keşfiyât ve Ihtirâat-ı Beşeriyeden Fonograf(1885), Elektrikıyyet-i Sakine (1885), Garâib-i Âdât-ı Akvam (1887),Ömr-i Edebî (1900).
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Türk Edebiyatı (Ahmed Kabaklı); cild-3, sh. 325
2)Ahmed Râsim (Doç. Dr. Şerif Aktaş); sh. 7
3) Resimli Türk Edebiyatı (N. Sâmi Banarlı); cild-2, sh. 1062
4) Ahmed Râsim (Agâh Sırrı Levend); sh. 188
5) Rehber Ansiklopedisi; cild-1, sh. 132