15 Haziran 2017 Perşembe

FEYZULLAH EFENDİ


Osmanlı Devleti’nin kırk altıncı şeyhülislâmı. İsmi, Feyzullah’dır. Erzurum’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Babası Erzurum müftîsi Seyyid Muhammed’dir. Şems-i Tebrîzî’nin soyundandır. 1703 (H. 1115) yılında Edirne isyânında fitneciler tarafından şehîd edildi.
Küçük yaşından îtibâren ilim tahsiline yönelip din ve fen ilimlerinde yetişti. Vânî Muhammed Efendi’nin tefsîr, mantık, matematik, geometri ve astronomi ilimlerini öğrendi. Bu sırada dördüncü Mehmed Han’ın hocalığına tâyin edilen hocası Vânî Muhammed Efendi’nin daveti üzerine, İstanbul’a geldi. Vânî Efendi’ye dâmâd oldu. Şeyhülislâm Minkârîzâde Yahyâ Efendi’nin yanında mülâzım (stajyer) olarak çalıştı. Daha sonra hacca gitti. Hac dönüşü Yenişehir’e gelip kayınpederi tarafından pâdişâhın huzuruna çıkarıldı. 1669 târihinde şehzâde sultan Mustafa’nın hocası, 1670’de müderris oldu. Fâtih’de Sahn-ı semân medreselerinde vazifelendirildi. Sırasıyla Ayasofya, Süleymâniye, Sultan Ahmed medreselerinde müderrislik yaptı. 1686’da Rumeli kazaskerliği pâyesiyle şehzâde üçüncü Ahmed’in hocalığını, bir sene sonra da Nakîb-ül-eşraflığa (sevgili Peygamberimizin soyundan gelen seyyid ve şeriflerin işleriyle ilgilenen makama) tâyin edildi. 1688’de, sultan İkinci Süleymân Han’ın tahta geçmesi ile şeyhülislâm oldu. Daha sonra Erzurum’a gönderildi. Sultan ikinci Mustafa tahta geçince, 1695 târihinde ikinci defa şeyhülislâmlığa getirildi. Sekiz buçuk sene fetva makamında kaldı. Feyzullah Efendi, ilmî üstünlüğü yanında, yaptırdığı hayır eserleriyle de meşhur oldu. Erzurum’da bir medrese, bir câmi, hafızların kıraat ilmini okudukları dershâne, Şam’da hadîs okutulan bir medrese, Medîne-i münevverede ve İstanbul’da bir medrese, kütüphâne ve mektep yaptırdı.
Feyzullah Efendi’nin eserleri şunlardır: 1- Hâşiyetün alâ Envâr-it-tenzîl(Kadı Beydâvî’nin meşhur tefsîrine yazdığı haşiye), 2- İslâm haşiyesi, 3-Nesâyih-ül-mülûk, 4- Hâlhâlî’nin Şerh-i Akâid’i üzerine ta’lîkâtı, 5-Kitâb-ül-ezkâr, 6- Mecmûa-ı hikâyât, 7- Fetâvâ-i Feyziyye(fetvalarının toplandığı eserdir), 8- Ravda tercümesi, 9- Riyâz-ür-rahme, 10- Dîvân, 11- Kendi kaleminden hâl tercümesi, 12- Feyzullah Efendi Vakfiyesi’dir.
Feyzullah Efendi âlim, sâlih evlât yetiştirdi. Oğullarından Seyyid Mustafa Efendi, Osmanlı şeyhülislâmlarının altmış üçüncüsü, Murtaza Efendi de altmış dokuzuncusudur.
Seyyid Mustafa Efendi, 1745’de İstanbul’da doğdu, yine İstanbul’da vefât etti. Üsküdar’da Mîrzâde Mehmed Efendi’nin yanında medfundur.
Tahsilini babasından ve zamanın âlimlerinden yaptı. İlimde üstün bir dereceye yükseldi. Bir çok medresede müderrislik yaptı. Otuz üç yaşlarında kâdı oldu. Mekke-i mükerreme kâdılığı, Anadolu, Rumeli kazaskerliği yaptı. Edirne vak’asında kardeşiyle Yedikule’ye haps edildi. Sultan birinci Mahmûd Han fitneyi bastırınca, pâdişâhın lütuf ve ihsânlarına kavuştu, önce Rumeli kazaskeri; sonra da 1734 târihinde şeyhülislâm oldu. Bu şerefli vazifeyi dokuz sene iki ay sadâkatle yürüttü. Yardımsever bir zât olup, Eyyûb Nişancası’nda bir dergâh ve Saraçhâne’de bir çeşme yaptırmıştır.
Diğer oğlu Murtaza Efendi de İstanbul’da doğmuş ve İstanbul’da vefât etmiştir. Eyyûb Sultan civarında annesinin kabri yanında medfûndur. O da babasından ve zamanın âlimlerinden okudu. Aklî ve naklî ilimlerde yetişti.Behcet-ül-Fetâvâ müellifi Yenişehirli Abdullah Efendi’den ilim tahsîl etti. Müderris oldu. Galata ve İstanbul kâdısı oldu. Ardından Anadolu kazaskerliğine getirildi. 1750 târihinde Sultan birinci Mahmûd Han tarafından şeyhülislâmlığa tâyin edildi. Dört sene yedi ay on iki gün adaletle vazifesini yürüttü ve hastalığı sebebiyle ayrılmak zorunda kaldı.
Feyzullah efendizâdeler âlim, fazilet sahibi zâtlar olup, Nakşibendî yüksek yolundan feyz almışlardır. Allahü teâlânın dînine sımsıkı bağlı, haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınır, vakitlerini ibâdet etmekle değerlendirirler, kimseyi kırmamaya dikkat ederlerdi. Makam ve mevkîi; insanlara hizmet yeri ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vâsıta olarak kabul etmişlerdir. Murtaza Efendi, emekli maaşı olarak kendisine tahsîs edilen arpalıkları kabul etmemiştir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Devhat-ül-meşâyıh; sh. 74, 92, 97
 2) Silk-üd-dürer; cild-4, sh. 6
 3) Osmanlı Müellifleri; cild-1, sh. 393
 4) İlmiye Salnamesi; sh. 491, 525
 5) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-5, sh. 3464, 4257
 6) Sicilli Osmânî; cild-4, sh. 33
 7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-16, sh. 327