Osmanlı tarihçisi ve devlet adamı. Bitlis’de doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Babası Hüsâmeddîn Ali Bitlisî, Ahmed-i Yesevî yoluna mensûb veya Dede Ömer Rûşenî’nin talebelerinden olup, uzun zaman Akkoyunlu sultânı Uzun Hasan’ın dîvânında nişancılık yapmıştır. İdrîs-i Bitlisî, Kânûni Sultan Süleymân Hân’ın tahta çıktığı 1520 (H. 926) târihinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan’da İdrîs köşkü civarında Bülbül deresi tarafında bir set üzerine defnedildi.
İdrîs-i Bitlisî tahsilini tamamladıktan sonra 1490 (H. 896) târihine kadar Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Yâkub Bey’in dîvân hizmetinde bulundu. Osmanlı sultânı ikinci Bâyezîd Han’ın bir zaferi münâsebetiyle gönderdiği fetihnameye verdiği cevap, sultan’ın onu, İstanbul’a dâvetine sebeb oldu. Bu arada Şâh İsmail’in ehl-i sünnet ve Eshâb-ı kiram düşmanlığı fitnesini ortaya çıkarmasını târih düşürdü ve bu yol içinMezheb-i nâhak (bâtıl yol) deyimini kullandı. Şâh İsmâil bunu duyunca çok kızdı. İdrîs-i Bitlisî’yi elde etme yollarını aradı ise de o bu teklifleri reddederek İstanbul’a geldi ve Osmanlı ülkesine gidip sultan Bâyezîd Han’ın hizmetine girdi.
Sultan İkinci Bâyezîd Han İdris-i Bitlisî’ye iltifat edip, yüksek maaş tahsis etti ve kendisinden bir Târih-i Âl-i Osman yazmasını istedi. O da bu emre uyarak ilk sekiz Osmanlı sultânı hakkında Farsça ve manzum olarak 80.000 beytlik Heşt-behişt adında manzum bir târih yazdı.
Yavuz Sultan Selîm Han’ın hizmetinde de bulunan İdrîs-i Bitlisî, Çaldıran seferine katıldı ve bütün doğu Anadolu bölgesinin Osmanlı hâkimiyetine girmesini sağladı. Doğu vilâyetlerinden topladığı kuvvetlerin başına geçerek, İran ordusunu hezimete uğratıp Mardin’i fethetti. Urfa ve Musul vilâyetlerinin Osmanlılara katılmasında mühim rol oynadı ve bölgenin dahilî işlerini (içişlerini) kuvvetli esaslara dayandırarak tanzim etti. Sultan adına Hısn-ı keyfâ’yı (Hasan keyf), Eyyûbîlerden sultan Halil’e ihsân etti.
İdrîs-i Bitlisî Mısır’ın fethine de iştirak edip, Yavuz Sultan Selîm Han’ı tebrik ve tebcil eden bir kasîde ile Mısır idaresi hakkında Sultân’a güzel nasihatlerde bulundu. Sultan Selîm Han’a müsâbih (sohbet arkadaşı) oldu.
İdrîs-i Bitlisî, Arapça ve Farsça bir çok eser kaleme almıştır. Kasideleri sayılamıyacak kadar çoktur. Tasavvuf ilmine dâir eserlerin metinlerine yaptığı şerhleri, açıklamaları çok güzeldir. Münâzara-i savm-ü îydadındaki eserini sultan İkinci Bâyezîd Han’a takdîm etmiştir. Çeşitli yazı şekillerini yazmakta usta olduğu gibi, sülüs ve ta’lik yazıda üstâd bir hattat idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Doğu Anadolu Gerçeği; sh. 70
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-14, sh. 142
3) Tâc-üt-tevârih; cild-2, sh. 566
4) Sicilli Osmânî; cild-1, sh. 309
5) Mu’cem-ül-müellîfîn; cild-2, sh. 217
6) Osmanlı Müellifleri; cild-3, sh. 7
7) Şakâyık-ı nu’mâniyye tercümesi; sh. 327
8) Osmanlı Târih ve Müverrihleri; sh. 24
9) Tuhfe-i hattatîn; sh. 110