16 Şubat 2018 Cuma

KARA ALİ (Emir Ali)



Osman Gâzi’nin silâh arkadaşlarından Aykut Alb’in oğlu. Osmanlı Devleti’nin ikinci amirali. Kara Ali, Osman Gâzi’nin de kumandanlarından olup, Orhan Gâzi zamanında da başarılı hizmetlerde bulunmuştur. Yiğit ve kahraman kişilere Türkler arasında kara lakabı verildiğinden, asıl adı Ali olan bu Gâziye de gösterdiği kahramanlıkları sebebiyle Kara Ali denmiştir. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 1356 yılında Gelibolu’nun fethi sırasında çarpışarak şehîd düştü. Vasiyeti üzerine, Gelibolu’nun sonradan Hamza Bey limanı ismini alan Marmara cihetindeki liman kıyısına defnedildi. Oğlu Demirtaş (Tîmûrtaş) Paşa onun yattığı yere sonradan bir türbe yaptırmıştır. Gelibolu ve civar halkı onu “Ali Baba” diye rahmetle anmakta ve türbesini ziyaret etmektedir.
Kara Ali, Osman Gâzi tarafından 1308 senesinde Bursa civarında Kite tekfuruna bağlı Galios adasının fethine me’mûr edildi. Adayı fethedince, buradaki büyük kilisenin şöhret sahibi rahibini, ailecek Osman Gâzi’nin huzuruna getirdi. Sonra bilâhare rahibin kızı Kara Ali ile evlendirildi.
Osman Gâzi’nin 1313 yılındaki seferinde, Geyve tekfuru kaleyi boşaltarak ahâlisi ile birlikte Kurudere denilen müstahkem bir mevkie asker toplamıştı. Osman Gâzi mücâhid gâzilerle birlikte hücum ederek, Karasu derbendi denilen bu zor geçidi ele geçirip, düşmanı hezîmete uğrattı. O sırada Geyve’ye bağlı Tekfur Pınarı denilen sağlam bir kalenin zapt edilmesi gerekiyordu. Osman Gâzi, hükümet merkezi olan Yenrşehir’e dönmesini îcâb ettiren önemli bir iş yüzünden, bu vazîfeyi Kara Ali’ye bıraktı. Kara Ali kısa bir zamanda Tekfur Pınarını alarak ele geçirdiği ganimetleri, Osman Gâzi’ye gönderdi. Bu hizmetine karşılık olarak da Tekfur Pınarı ve buraya bağlı olan yerler, Kara Ali’ye tımar olarak verildi.
Geyve ve diğer yerler de öteki mücâhid gâzilere dağıtıldı. Kara Ali daha sonra Geyve’ye bağlı Bizans kalelerinden Yeni kale, önde ve Yamukça hisar kalelerini Osmanlı topraklarına kattı.
Osman Gâzi zamanında başarılı askerî hizmetleri görülen Kara Ali, bu hizmetlerini Orhan Gâzi zamanında da sürdürdü. Orhan Gâzi, ilk Osmanlı amirali Kara Mürset Bey’in vefâtından sonra, onun yerine Kara Ali Bey’i getirdi. O sırada derya kaptanının tam karşılığı olarak Emîr-ül-bahr ünvânı kullanıldığı için, Kara Ali Bey, kısaca Emîr Ali diye anılmış ve târihe böyle geçmiştir.
Emîr Ali, yeni kurulan Osmanlı denizciliğini hareketlendirmek suretiyle, Marmara’da bir deniz hâkimiyeti kurdu. Bu suretle Mudanya ve Gemlik kıyılarına asker çıkararak Bursa’ya yardım eden Bizans donanmasını böyle bir dayanaktan mahrum bıraktı. Bursa ve İznik’in fethedilmesini kolaylaştırdı. Bu arada Marmara’deki dayanak noktalarını da ihmâl etmeyen Emîr Ali, önceleri ismini alan, fakat sonraları halk dilinde İmralı şekline çevrilen Kalo Limno adası ile Marmara adasını da fethetti. Gemlik, Armutlu, İzmit, Yalova, Hereke gibi sahil şehirlerini fethederek (1338), Osmanlıların Marmara kıyılarına inmelerini sağladı. Böylece bu yeni kurulan Osmanlı filosu ile kara harekâtına büyük destek oldu.
Târihlerimizde İzmit’in alınması sırasında İzmit’e yakın bir mesafede bulunan Koyunhisar kalesinin, Kara Ali ile babası Aykut Alb tarafından fethedilmesinin İzmit’in fethini kolaylaştırdığı bildirilmektedir.
Orhan Gâzi, İzmit’i almaya karar verip İzmit civarında konakladığında, kumandanlarından Aykut Alb ve oğlu Emir Ali’yi bir mikdâr askerle Koyunhisarını fethetmek için gönderdi.
İzmit’in kadın tekfuresi Balokonya, Bizans İmparatoru’nun akrabâsıydı. Mayon isimli erkek kardeşi de Koyunhisar kalesi tekfuru idi. Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırır; koyun ve keçi sürülerini çalardı. Kılayon, ablasına yardıma gelirse Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut Alb ve oğlu Kara Ali, Koyunhisar önüne vardığında, kale komutanı Kılayon, bütün silâhlarını takınmış, zırhlarını kuşanmış olarak kalenin baş mazgalında kendilerini gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görünce kollarını sallamaya, bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya başladı. Kara Ali dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu için bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaşınca; “Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz... Sizden sonra Orhan Bey’inizi de öldüreceğim. Ablamı onun elinden kurtaracağım” dediğini anladı. Duyduklarını yanındakilere tercüme etti.
İşte bu sırada Kara Ali, yayını sonuna kadar gerdi ve; “Yâ Allah! Bismillah...” deyip okunu fırlattı. Tekfurun yalnız göz delikleri hâriç her tarafı zırhlarla kaplı idi. Kara Alî’nin duâlı ve İsabetli oku, Kılayon’un sol gözünü delip beynine saplandı. Şımarık tekfur, zırhlı bir kuş gibi kaleden aşağı uçtu. Osmanlı fedaîleri koşup onu Aykut Alb’in önüne getirdiler ve buyruk üzerine kellesini kestiler. Aykut Alb; “Kara Ali’m, tiz bu kelleyi Orhan Bey’imize yetiştir. Ola ki bir diyeceği vardır! Biz de hemen şu kaleyi teslim almaya bakalım” dedi. Daha sonra Orhan Gâzi kesik kelleyi bir mızrağa saplatıp, İzmit kalesi önüne diktirdi. Mağrur Balekonya, kardeşinin kesik başını görünce dehşete kapılıp telaş içinde, sulh için elçiler gönderdi.
Müslüman Türklerde, aman diyene kılıç kalkmazdı: Yine öyle oldu ve bütün Gâziler şanla şerefle İzmit’e girdiler. Bu zaferi kendilerine nasîb eden yüce Allah’a şükrettiler.
Kara Ali, Orhan Gâzi’nin kumandanları arasında Bizanslılarla yapılan Palekonan muhârebesine de katıldı ve büyük kahramanlıklar gösterdi. Daha sonra Rumeli Fâtihi Süleymân Paşa’nın, Rumeli’ye geçişinde büyük hizmetleri oldu. 1356 Mart ayında çetin ve kanlı bir muhârebeye sahne olan Gelibolu’nun fethinde, denizden yapılan harekâta katıldı. Bu harekât esnasında kale kapısı önünde çok şehîd verildi. Emir Ali de bu şehîdler arasında idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Devlet Kuran Kahramanlar; sh. 109
 2) Yeni Tarih Dergisi; sayı-2, sh. 50
 3) Deniz Kuvvetleri Dergisi (Ocak-1974); sh. 27
 4) Tevârîh-i Âl-i Osman (Âşıkpaşazâde)
 5) Neşrî Târihi