13 Haziran 2019 Perşembe

EDEBALİ


Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşamış büyük İslâm âlimi. Osman Gâzi’nîn kayınpederi ve hocası. Şeyh Edebâlî ismiyle meşhur oldu. Karamanoğulları topraklarında doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1326 (H. 726) târihinde, 125 yaşlarında Bilecik’te vefât etti. İnsanları irşâd ettiği dergâhı yanına defnedildi. Eskişehir’de de adına bir türbe yapıldı. Vefâtından bir ay sonra kızı, dört ay sonra da Osman Gâzi vefât etmiştir.
Edebâlî, ilk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra Şam’a gitti. Pek çok âlimden fıkıh, tefsir, hadîs ve diğer ilimleri tahsil edip, üstün derecelere yükseldi. Tasavvuf yoluna girip mânevi olgunluğa kavuştu. İnsanlara doğru yolu anlatıp, hak dîne kavuşturmak için memleketine döndü. Bir rivayette Bâbâ İlyâs Horasânî’nin halîfelerinin ileri gelenlerinden idi. Eskişehir yakınlarında İtburnu denilen bir köyde ikâmet eder, ilim öğretmekle meşgul olurdu. İslâm dünyâsında eskiden beri mevcûd olan fütüvvet ehli ve Anadolu’da mühim bir yeri olan ahiler ile irtibatı vardı. Anadolu Selçuklu Devleti sultânı tarafından devletin Batı Anadolu sınırlarındaki Söğüt yöresine yerleştirilen Kayı boyu mensuplarının reisi Ertuğrul Bey’in oğlu Osman Bey, kendisini, ilim ve feyzinden istifâde için sık sık ziyaret ederdi.
Edebâlî hazretleri, kendi parasıyla Bilecik’te bir dergâh yaptırarak, gelen geçenlere, fakir ve muhtaçlara ikrâmda bulunurdu. Osman Bey de bir çok defa burada misafir kaldı. Hattâ bir gece dergâhta yatarken rüyasında Şeyh Edebâlî hazretlerinin göğsünden bir ayın çıkıp kendi göğsüne girdiğini ve göğsünden bir büyük ağaç bitip dallarının âlemi kapladığını, altından birçok nehirlerin çıkıp insanların bu sulardan istifâde ettiğini görmüştü. Sabah olup rüyayı anlatınca, Edebâlî hazretleri, bu güzel rüyayı şöyle tâbir etti: “Sen, Ertuğrul Gâzi oğlu Osman, babadan sonra bey olacaksın. Kızım Mal Hâtûnla evleneceksin. Benden çıkıp sana gelen nur budur. Sizin asil ve temiz soyunuzdan nice pâdişâhlar gelecek, onlar nice devletleri bir çatı altında toplayacaklar, Allahü teâlâ nice insanın huzur ve seâdete kavuşmasına, İslâm dîni ile şereflenmesine senin soyunu vesile edecektir.” Sonra Osman Bey’i tebrik etti. Gözünün nuru kızını bu mübarek insana nikâh etti.
Edebâlî, dâmâdı Osman Bey tarafından kurulan Osmanlı Devleti’ne mânevi güç verdi. Sultan Osman’ın hürmet ettiği, her hususta istişarede bulunup danıştığı en yakın yardımcılarından oldu. Âlimlere ve evliyâya yakın olmanın ehemmiyetini gayet iyi bilen Osman Gâzi, kendisinden sonra gelecek Osmanlı sultanlarına bıraktığı vasiyyetnâmesinde İslâm âlimlerine hürmet edilmesini, onlara her türlü kolaylığın gösterilmesini ve her işte kendilerine danışılmasını tavsiye ederek, cihânın en büyük devleti olmanın yolunu gösterdi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Rehber Ansiklopedisi; cild-4, sh. 330
 2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-10, sh. 110
 3) Şakâyık-ı nu’mâniyye Tercümesi; sh. 20
 4) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-2, sh. 317
 5) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; sh. 1056
 6) Tevârih-i Âl-i Osman (Âşıkpaşazâde); sh. 6, 18, 35, 40, 99