On dokuzuncu asır dîvân şâirlerinden. İsmi, Mehmed İzzet’tir. Aslen Konyalı bir aileye mensub olup, babasının dedesi Konya’da keçecilikle uğraştığından Keçecizâde lakabı ile anılır. Babası kâdıasker Salih Efendi’dir. 1785 senesinde İstanbul’da doğdu. Küçük yaşta babasını kaybettiğinden, eniştelerinin himayesinde büyüdü. Sıkıntı içinde tahsil gördükten sonra müderris oldu. Bir ara ilmiye mesleğinden uzaklaştırıldı. Bu yüzden yoksulluğa düşen İzzet Molla, saray kethüdası Hâlet Efendi ile tanıştı. Hâlet Efendi, vasıtasıyla sultan İkinci Mahmûd’la görüşmeye başladı. Şeyhülislâm Sâlihzâde Es’ad Efendi aracılığı ile 1809 senesinde müfettiş olarak Bursa’ya, 1820’de Galata kâdılığına tâyin edildi.
Hâlet Efendi’nin 1822 senesinde görevinden alınıp, öldürülmesi İzzet Molla’yı zor durumda bıraktı. Hâlet Efendi’ye karşı olanları hicvetmesi yüzünden, aynı sene Keşan’da mecburi ikâmete tâbi tutuldu. Keşan’da iken Mihnet-i Keşan adlı meşhur eserini yazdı. Bir sene sonra tekrar İstanbul’a dönen İzzet Molla, 1825’de Mekke kâdısı payesini alıp, 1826 senesinde İstanbul kâdısı pâyesiyle Haremeyn müfettişliğine tâyin edildi. Bir sene sonra eyâlet tevzi defterlerinin teftişine me’mur edildi. Bu sırada Mora ihtilâlinden sonra zuhur eden Rus saldırısı üzerine başlayan harbe tarafdâr olmayan İzzet Molla, bu konunun görüşüldüğü mecliste bulundu ve meclisin çoğunlukla aldığı savaş karârına katılmış görünmekle beraber, daha sonra sultâna, savaşa karşı olduğunu bildiren bir lâyiha sundu. Bu lâyiha ve bâzı devlet ileri gelenlerinin oyunlarıyla Sivas’ta mecburî ikâmete tâbi tutuldu. Osmanlı-Rus savaşının yenilgiyle sonuçlanması üzerine, İzzet Molla’nın haklı olduğu anlaşıldı ve İstanbul’a geri çağrıldı. Fakat İzzet Molla bu haberin gelişinden bir iki saat önce vefât etmişti. 1829’da vefât eden İzzet Molla, Sivas’da defnedildi. 1916 senesinde torunu tarafından İstanbul’a getirilen kemikleri; Avratpazan’nda Mustafa Bey Mescidi’nin avlusundaki âile mezarlığına, babasının yanına gömüldü. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın torunlarından bir hanımla evlenen İzzet Molla’nın; Fuâd, Reşâd, Murâd ve Sedâd adlı dört oğlu oldu. Bunlardan Fuâd, Tanzîmât Türkiyesinde büyük rol oynayarak sadrâzamlığa yükselmiştir.
Mevlevi tarîkatına mensub olan İzzet Molla, temiz kalpli, şen ve nüktedân bir şâirdi. Kendi ifâdesine göre uzun boylu ve iri cüsselidir. Dîvân edebiyatının Tanzîmât’tan önceki son şairlerindendir. Şiirlerinde duygu ile nükteyi birleştirmiş ve kuvvetli mısralar söylemiştir. Bu yüzden o da mahallileşme cereyanı içinde görülmektedir. Gerek şiirlerinde, gerek mesnevîlerinde yerli unsurlar, tasvirler ve karakterler dikkati çekmektedir. Şiirlerinde Nef’î, Nâbi, Seyyid Vehbî, Nedîm ve Şeyh Gâlib’in te’sirleri vardır. Lisânı düzgün ve nükteli, hayalleri çekici ve kuvvetlidir. Nazım tekniği ve kültürü, çağdaşı Vâsıf’dan üstündür. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye ve Şeyh Gâlib’e husûsî bağlılığı vardır. Genç yaşta ölmesine rağmen bir çok eser yazmıştır. Eserlerinden bâzıları şunlardır:
1- Gülşen-i Aşk: Sembolik isimlerle ilâhî aşkın dile getirildiği yaklaşık 300 beytlik kısa bir mesnevîdir. Şeyh Gâlib’in Hüsn-ü Aşk’ına benzeyen bu eserin kahramanları arasında kendisi de yer almıştır. Bu eserini 1812 senesinde tamamlamıştır. Eserin sonunda ayrıca bir tardiyye ve bir târih kıt’ası vardır. 1848’de basılmıştır.
2- Mihnet-i Keşan: Keşan’a gidişinin ve çektiği sıkıntılarının bir nükte lisâniyle birleştirilmiş, güzel hikâyesidir. Şehname vezniyle hikâye edilen hâtıraların arasına, yeri geldikçe rubâî, gazel, murabba, kıt’a vb. şekilleriyle yazılmış manzumeler ilâvesiyle, okuyuşu renklendiren bir çeşitlilik sağlanmıştır. Eser 1852 senesinde Cerîde-i Havadis Matbaası’nda basılmıştır.
3- Bahâr-ı Efkâr: Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in teşviki ile 1825 senesinde tertib ettiği bu dîvân, İzzet Molla’nın gençlik şiirlerini ihtiva eder. 1839’de Bulak’da basılmıştır.
4- Hazân-ı Âsâr: İzzet Molla’nın ikinci dîvânıdır. Muhammed Behâeddîn Nakşibendî’yi öven bir kıt’a ile başlar. Bu dîvân 2 kasîde, 2 mesnevî, 35 târih, 42 gazel, 1 muhammes, 1 tahmis, 1 şarkı, 3 kıt’a, 2 müfrediden meydana gelmiştir. 1841 senesinde basılmıştır.
5- Devhat-ül-mehâmid fî Tercemet-il-vâlid: Bu eserinde babasının hayât hikâyesini anlatmıştır.
6- Lâyihalar: İzzet Molla’nın devlet yönetimiyle ilgili düşüncelerinin yer aldığı iki önemli lâyihası vardır. Birincisi sultan İkinci Mahmûd Hân’ın emriyle kaleme alınmıştır. Osmanlı eyâletlerinin gelir-gider işleriyle ilgili tesbit ve görüşlerini içine almaktadır. Ukinci lâyiha ise, Rusya’ya harp îlânının aleyhine hazırlanmıştır.
7- Şerh-i Elgâz-ı Râgıp Paşa: Râgıp Paşa’nın lügazlarını açıklayan bir eserdir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Esâmi; sh. 311
2) Büyük Türk Klasikleri; cild-8, sh. 116
3) Osmanlı Müellifleri
4) XIX. Asır Türk Edebiyatı Târihi;
5) Son Asır Türk Şâirleri; cild-4, sh. 723
6) Hâtimet-ül-eş’âr; sh. 288
7) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-4, sh. 3419
8) A History of Ottoman Poetry; cild-4, sh. 304