6 Şubat 2019 Çarşamba

KAMİL PAŞA (Mehmed)


Son devir Osmanlı sadrâzamlarından. Topçu yüzbaşılarından Sâlih Ağa’nın oğludur. 1832’de Kıbrıs’ın Lefkoşe şehrinde doğdu. 1845 yılına kadar Arabça, Farsça, Rumca ve Fransızca’yı öğrendi. 1845’de Mısır’a giderek Elsine Medresesi’ne girdi. Daha sonra bu medresenin harbiye mektebine çevrilmesi üzerine askerî tahsîle geçti ve mektebi başarıyla bitirdi. Mısır prenslerinden İlhâmî Paşa ile Avrupa başkentlerini gezdi. Hidiv Abbâs Paşa’nın genç yaşında kendisine verdiği Avrupa siyâsetini tedkîk vazifesini yürüttü. Hidiv Abbâs Paşa’nın vefâtı üzerine İlhâmî Paşa ile birlikte Mısır’a döndü. Daha sonra sadrâzam Kıbrıslı Mehmed Emîn Paşa’nın daveti üzerine İlhâmi Pâşa’yla birlikte İstanbul’a geldi. İlhâmi Paşa’nın vefâtı üzerine Mısır’a dönmeyerek İstanbul’da kaldı. Kıbrıslı Mehmed Emîn Paşa tarafından 1860 senesinde karışık vaziyette olan Kıbrıs evkafını düzeltmek üzere adaya vakıflar müdürü olarak gönderildi. 1863’de Kıbrıs muhasebeciliğine tâyin edildi. Aynı yıl içinde Sayda eyâleti muhasebeciliğine, Suriye vilâyetinin teşkilinde ise merkez mutasarrıflığına nakledildi ve mîr-i mîrânlık rütbesi verildi. Yedi ay sonra Beyrut mutasarrıflığına tâyin edildi ve Rumeli beylerbeyliği payesi verildi. 1869’da Trablusşam mutasarrıflığına nakl edildi. Aynı yıl içinde Haleb vilâyeti merkez mutasarrıflığına, müteakiben vilâyet muavinliği ve Umûr-ı ecnebiye müdürlüğüne tâyin edildi. Filibe ve Kudüs mutasarrıflıklarında da bulunduktan sonra 1872’de Hersek, daha sonra da tekrar Beyrut mutasarrıflığına getirildi. 1873’de tekrar Kudüs mutasarrıflığına tâyin edildi. 1875’de Sakız, 1876’da üçüncü defa Beyrut mutasarrıflığına getirildi. 1877’de vezirlik rütbesi verilerek Kosova, daha sonra da Haleb vâliliğine tâyin olundu. 1879’da dâhiliye nezâreti müsteşarlığına, 1880’de evkaf nâzırlığına getirildi ve ikinci rütbe mecîdi nişanı verildi. Aynı yıl içinde maârif nezâretine getirildi ve on gün sonra da birinci rütbe mecîdi nişanı verildi. Şûrâ-yı devlet âzasından Ali Fuâd Bey’in yerine tâyin edilmesinden sonra Umûr-ı nâfia komisyonu âzâlığına getirildi. Ahmed Vefik Paşa’nın ikinci sadâretinde 1882’de tekrar evkaf nezâretine getirildi. Nezâret uhdesinde kalmak suretiyle Manisa civarında zuhûr eden eşkıya hareketlerini bastırmak için, 1883’de Aydın vilâyetine gönderildi. Adliye nâzırı Hasan Fehmi Paşa’nın Londra’ya gönderilmesi üzerine evkaf nezâretine ilâveten, adliye nezâreti vekâleti de verildi. 1885 yılında karışık bir durum alan Şarkî Rumeli ve Bulgar ayaklanmasını hâlletmek ümit ve gayesiyle sadrâzamlığa getirildi. Altı sene bu makamda kaldıktan sonra 1891’de vazîfeden alındı. Sadrâzamlıktan ayrıldıktan sonra ortaya çıkan ermeni mes’elesi ve bu konudaki siyâseti sebebiyle 1895’de ikinci defa sadrâzamlığa getirildi. Kâmil Paşa, İngiliz ve Fransız elçilerinin telkinleri üzerine durumun ıslâhı için düşüncelerini bir lâyiha ile pâdişâha bildirdi. Lâyihada görülen aksaklıklara sebeb olarak, sarayın her işe müdâhale etmesiyle ortada mes’ûl bir makam kalmadığını, mes’ûl bir vükelâ hey’etinin teşkîli lüzumundan bahsetmişti. İngiliz ve Fransız elçilerinin te’sirinde kalan Kâmil Paşa, hazırladığı bu lâyihada yapılması gerekli ıslâhatın başında nâzırların sadrâzam tarafından seçilmesini tavsiye etti. Te’sir altında kalarak verdiği bu lâyiha sebebiyle vazifeden alınan Kâmil Paşa’ya, ertesi gün Haleb, Konya ve Aydın vilâyetlerinden hangisini tercih ederse oraya tâyin olunacağı tebliğ olundu. Tercih ettiği Aydın vâliliğine gönderildi.
Vilâyette zuhur eden eşkıyanın tâkib ve tenkili ile huzur ve rahatın sağlanmasında fazla başarılı olamayan Kâmil Paşa, bu vazifeden de azledilerek Rodos’a gönderilmesine karar verildi. İngiliz sempatizanı olan Kâmil Paşa durumu haber alınca, Rodos’a gitmemek için İngiliz konsolosluğuna iltica etti. Pâdişâh’ın kendi şahsı ve İngiltere adına resmen te’mînat vermesi üzerine İstanbul’a döndü. Bundan sonra İngiltere hükümetinin himayesinde bir Osmanlı vatandaşı olarak İstanbul’da yaşadı. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın İttihâd ve Terakkî’nin baskıları ve Rumeli’de başgösteren ayaklanmalar üzerine İkinci Meşrutiyet’i ilânından sonra Kâmil Paşa üçüncü defa sadârete getirildi. Onun sadrâzamlığının bu buhranlı günlerinde Bulgaristan istiklâlini îlân etti. Bosna-Hersek, Avusturya tarafından resmen ilhak edildi. İttihâd ve Terakkî’nin hâkim duruma geçmesi ve idarede kendi görüşlerini hâkim kılmak istemesi Kâmil Paşa’yı güç durumda bıraktı. İdarî ve siyâsî mes’ûliyetten uzak olan İttihâd ve Terakkî’nin, Kâmil Paşa hükümeti üzerinde şiddetli baskı kurmak istemesi, İttihâdçılarla Kâmil Paşa’nın arasının açılmasına sebeb oldu. Hükümette bâzı değişiklikler yapması ve İttihâd ve Terakkî’ye karşı sert tepki göstermesi üzerine, 14 Şubat 1909’da Meclis-i meb’ûsanda yapılan güven oylamasıyla Kâmil Paşa hükümeti düşürüldü.
1911 senesi Ekim ayında tebdîl-i hava için Mısır’a giden Kâmil Paşa, o sırada Hindistan’a seyahat etmekte olan İngiltere kralı beşinci George ve kraliçe Mary’nin Mısır’a gelişinde kral tarafından Portsaid’e İmparatorluk yatına davet edildi. Davete icabet eden Kâmil, Paşa, kral ve kraliçeden büyük iltifat gördü. Bu davet dolayısıyle çektirilmiş olan fotoğraf bütün gazetelerde yayınlandı. Gâzi Ahmed Muhtar Paşanın istifa etmesinden sonra 22 Ekim 1912’de dördüncü defa sadârete getirilen Kâmil Paşa, İttihâd ve Terakkî’nin düzenlediği Bâb-ı âlî baskını diye bilinen kanlı baskın üzerine 23 Ocak 1913 târihinde sadrâzamlıktan zorla istifa ettirildi. Yerine Mahmûd Şevket Paşa sadârete getirildi. Kâmil Paşa bir müddet sonra hükümetçe gösterilen lüzum üzerine Kıbrıs’a gitti. Orada meşrûtiyet dönemi ile ilgili hatıratını yazmaya başladığı sırada 14 Kasım 1913’de 81 yaşındayken öldü. Lefkoşe’de Arab Ahmed Paşa Câmii bahçesine defnedildi.
Üç cildden meydana gelen Târih-i Siyâsî-i Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye, Kâmil Paşa’nın Âyân reisi Saîd Paşa’ya cevapları ve bir cildlikHâtırât’ı bulunan Kâmil Paşa, fırtınalı bir dönemin siyâsî cereyanları arasında yetişmiş, bir kaç lisan bilen, zekî bir devlet adamı idi. Avrupa siyâset âleminde tanınmış bir şahsiyet olup, İngiltere dış siyâsetinin etkisi altındaydı. Târihler onun büyük işler adamı olmadığını ve vazîfe başındayken sâdece günlük işleri pürüzsüz yürütmeye çalıştığını yazarlar. İngiliz dostu ve taraflısı olduğu meşhurdur.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Son Sadrâzamlar; cild-2, sh. 1347-1472
 2) Osmanlı Târihi Kronolojisi; cild-5, sh. 95, 96, 97, 101
 3) Hâtırât-ı Kâmil Paşa
 4) Hürriyet ve istiklâl Mücâdeleleri Târihi; cild-16, sh. 8934
 5) Osmanlı İmparatorluğu Târihi (Zuhuri Danışman); cild-13, sh. 352