5 Haziran 2020 Cuma

BEYLERBEYİ SARAYI


İstanbul’da Boğaziçi’nde, Beylerbeyi köyünün güneyinde, deniz kıyısında, Avrupa üslûbunda, yekpare, derli toplu ve tamamen mermerden yapılmış son Osmanlı devrinin meşhur saraylarından biri. Büyük Osmanlı sarayları, daha çok Boğaz’ın Avrupa (Rumeli) tarafındadır. Ancak Asya (Anadolu) kıyısında da pâdişâhların has bahçeleri ve sarayları vardı. Bunların en meşhuru Beylerbeyi Sarayı’dır.
Beylerbeyi’nde vaktiyle pâdişâhların İstavroz Bahçesi dedikleri bir has bahçesi vardı. Pâdişâhlar yaz aylarında bâzan buraya gelip dinlenirlerdi. Has bahçesinin bir de kasrı (köşkü) vardı. Sultan dördüncü Murâd Han bu İstavroz Kasrı’nda doğdu. Bugünkü Beylerbeyi Sarayı târihe, sultan dördüncü Murâd’ın doğum yeri olarak geçmiştir. Sultan üçüncü Murâd’ın Beylerbeyilerinden Mehmed Paşa, sarayını burada yaptırdığı için, on altıncı asır sonlarından îtibâren Beylerbeyi denmiştir.
1734 târihinde, sultan birinci Mahmûd Han, İstavroz Kasrı’nın yerine Ferahfeza Kasrını yaptırdı. Az kuzeyinde de annesi için Şevk Abâd kasrını inşâ ettirdi.
Zamanla bu iki kasr harâb oldu. Daha sonra, sultan İkinci Mahmûd Han İstavroz Sahil Sarayı’nı yaptırdı. Halk bu saraya Beylerbeyi Sarayı demeye başladı ve böylece anıldı. Sultan İkinci Mahmûd ve oğlu sultan birinci Abdülmecîd hanlar, bu sarayda uzun zaman ikâmet ettiler.
Sultan İkinci Mahmûd’un yaptırdığı saray, 1826’dan 1832’ye kadar altı yılda tamamlanmıştı. Buna Eski Beylerbeyi Sarayı denir. Eski saray başlıca; Mâbeyn-i hümâyûn, Zülvecheyn, Harem-i hümâyûn dâirelerini, Serdar Kasrı’nı, Şevk-Âbâd Kasrı’nı, Sarı Köşkü, Yalı Kasrı’nı, İstablı hümâyûnu ve daha bir çok ilâveyi ihtiva ediyordu. Yerler, Lübnan’ın sedir çamından yapılmış fevkalâde değerli parke ile döşeli idi. Sarayı gezen Miss Pardoe’nin tabiriyle; “Dünyânın en muhteşem altı adet endam aynası” bu sarayda idi ve çar birinci Nikola tarafından sultan İkinci Mahmûd Han’a hediye edilmişti. Kuğular golü denen ve içinde kuğuların yüzdüğü havuzu da çok meşhurdu.
Sultan Abdülmecîd Han 1833 târihinde bu sarayda merasimle hatm-i şerif okumuştur.
1851 (H. 1268) târihinde sultan Abdülmecîd Han içinde otururken bir yangın çıktı. O zaman Pâdişâh, Vâlide Sultân ve harem halkı Çırağan Sarayı’na nakledildiler.
Eski Beylerbeyi Sarayı’nda geçen hâdiselerden birisi de; Amerikalı Prof. Mr. Smith’in arkadaşlarıyla beraber sultan Abdülmecîd’in önünde Amerika’dan getirilen telgraf makinasıyla ilk tecrübe yapılmasıdır. Pâdişâh bu tecrübeden çok memnun olmuş; “Maşallah, maşallah!” diye karşılamıştır. Bu husustaki vesîka, Başbakanlık arşivi dâhiliye kısmı 227 numaralı sandıkta 7919 numarada kayıtlıdır.
1851 târihinde yanan eski Beylerbeyi Sarayı’nın kalıntıları sultan Abdülazîz Han tarafından yıktırılarak yerine hassa mîmârı Serkis Balyan’a baştan başa mermerden bugünkü Beylerbeyi Sarayı yaptırıldı. Sarayın inşâsı 1861 târihinden 1865 târihine kadar dört yıl sürdü ve yapımında büyük ölçüde eski sarayın enkaz ve eşyasından istifâde edildi.
1865 (H. 1281) tarihli Takvîm-i Vekâyî gazetesine göre, 1281 yılı Zilkâde’sinin yirmi beşinde Cuma günü, sultan Abdülazîz Han beylerbeyi Câmii’nde Cuma namazını kıldıktan sonra Beylerbeyi Sarayı’na gelerek merasimle açılışını yapmıştır.
Sultan Abdülazîz Han Beylerbeyi Sarayı bahçesine küçük bir hayvanat bahçesi yaptırmıştır. Meşhur erkek aslanının da bu bahçede ferah bir kafesi vardı. Sultan şahsına alıştırdığı bu aslanı çok sever, Beylerbeyi sarayında iken dâima yanında bulundururdu. Kabul edeceği şahısları bu aslanla beraber kabul ederdi. Pâdişâhın ve aslanın heybetinden ziyaretçiler çok korkarlardı.
Sarayın inşâasının bittiği hakkında şâir Lütfî şu târih manzumesini yazmıştır.
Eyledi ihya bu nevsâhilsarâyı bînesil,
Hazret-i Abdülazîz Hanın ulüvv-i himmeti.
Lütfî tebrik eyledim târîh-i cevherdâr ile,
Rabb-ı izzet sa’d kılsun bu saray-ı şevketi. -1281-
Beylerbeyi Sarayı, Boğaziçi’nin bembeyaz bir incisi olup, deniz tarafı boydan boya parmaklıklarla çevrilmiştir. Saray, bodrum ve iki kattan ibarettir. İlk kat mermerden, ikinci kat, Bakırköyden çıkarılan küfeki taşından yapılmıştır.
Sarayın, altı büyük salonu ve hemen hepsi bu salonlardan birine açılan 24 odası vardır. Odaları ve salonları Osmanlı mîmârî tarzında ve her yerde san’at inceliklerini belirtecek şekildedir.
Saltanat kapısından selâmlığa girilir. Tavan ve duvarlar çok ince nakışlarla süslüdür. Üst kattaki hamamı ile alt kattaki havuzu meşhurdur.
Alt kat sofası denen giriş salonu kırmızı beyaz takımlarla döşelidir. Giriş salonuna bekleme salonu açılır. Pembe döşenmiştir. Ortadaki ceviz masa üzerindeki saat, 19 Aralık 1866’da durmuş ve bir daha kurulmamıştır. Saraydaki saatler termometreli ve barometrelidir. Giriş salonundan havuzlu salona geçilir. Bu salonun on altı mermer sütunu vardır. Ortadaki kristal avize Türkiye’deki en büyük avize olduğu gibi buradaki halı da paha biçilmeyen en kıymetli Hereke halısıdır. Salona ikisi deniz, ikisi bahçe tarafından olmak üzere dört oda açılır. Deniz tarafındakilerden birisine amiral odası denilmekte olup, bütün eşyalar denizcilikle ilgilidir. İskemle ve koltuk kenarları bile gemi halatlarını andırır. Havuzlu salona sadrâzam odası açılır. Sadrâzamlar pâdişâh huzuruna girmeden önce duvarları oyma tahtadan olan bu odada dinlenirlerdi.
Sarayın selâmlık dâiresinde on iki numaralı yemek salonunda, üzerlerinde sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın kûfî hat ile adı yazılmış, geyik derisi kaplanmış ve sedef kakmalı iskemleler ve oda takımları vardır.
Sultan ikinci Abdülhamîd Han, sarayın 28 numaralı odasını kütüphâne ve okuma odası olarak kullanmıştır.
Sol koridorda sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın yatak odası vardır. Tahttan indirildikten sonra Yıldız Sarayı’ndan alınarak Selanik’te Alâtini Köşküne götürülen sultan Abdülhamîd, Balkan faciasının çıkması üzerine İstanbul’a getirilerek Beylerbeyi Sarayına yerleştirilmiştir. 5 yıl 3 ay 9 gün bu sarayda ömrünü geçirdikten sonra bu yatak odasında vefât etmiştir. Sultan İkinci Abdülhamîd Han Beylerbeyi’ne nakledilince bu basit dâireyi tercih etmiştir. Odanın dört penceresinden üçü boğaza açılmaktadır. Tavan ve duvarlar pembe ve yaldızlı nakışlarla süslüdür. Odayı 12 kollu mâvi-beyaz renkli kristalden bir âvîze aydınlatır. Altın yaldızlı kornişlere, Hereke kumaşından bez üzerine toz pembe çiçekli perdeler asılmıştır.
Sarayın bir çok dâirelerinde meşhur bâzı ressamların yağlı boya tablolarıyla hat ustalarının göz ve gönülleri ferahlatan hat yazıları vardır.
Sultan Abdülazîz Han tarafından yaptırılan Beylerbeyi Sarayı’nın havagazıyla aydınlatılması için Nakkaş caddesinde bir gazhâne kurulmuştu. Fakat sonradan kaldırılmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Üsküdar Târihi (İ. H. Konyalı, İstanbul-1977); cild-2, sh. 161
 2) Boğaziçi’nin Beyaz İncisi Beylerbeyi Sarayı (Yılmaz Öztuna; Hayat Târih Mecmuası Özel ilâve)
 3) Osmanlı Târih Deyimleri; cild-1, sh. 221
 4) Büyük Türkiye Târihi; cild-8, sh. 287