3 Haziran 2018 Pazar

DARBHANE


Osmanlı Devleti’nde para basan dâire, madenî para basılan yer. Darbhânenin târihi eskilere dayanmaktadır. Osmanlı Devleti’nde ilk para Osman Bey zamanında basıldığı biliniyorsa da nerede basıldığı bilinmiyor. Bilinen ilk Osmanlı darbhânesi, Orhan Bey zamanındaki paraların basıldığı Bursa darbhânesidir. Sonraları, Selçuklular döneminde olduğu gibi Osmanlı Türkleri de, bir çok yerlerde özellikle altın, gümüş ve bakır mâdenlerinin bulunduğu civarlarda darbhâneler kurdular. 1453 yılında İstanbul’un fethi ile birlikte Fâtih Sultan Mehmed Han, para ve pul için ayrı ayrı darbhâneler kurdurdu. Pul basılan yere pul darbhânesi denirdi.
Osmanlı Devleti’nin; başta İstanbul olmak üzere; Bursa, Edirne, Amasya Ayasuluğ, Üsküp, Belgrad, Serez, Diyârıbekr, Haleb, Bağdâd, Trablus, Cezâyir, Tunus, Mısır, Bosnasarayı ve Tiflis şehirlerinde darbhâneleri vardı. Sultan üçüncü Mustafa Han devrinden itibaren; Mısır, Trablus, Tunus ve Cezâyir haricindeki darbhâneler kaldırıldı. Darbhâne, evvelce saray hâricinde Bâyezîd ile Koska arasında Simkeşhâne Han’da iken, sonradan sarayın birinci avlusuna ve şimdiki mahalline nakledildi. 1789’da, darbhâne tamir edilerek makinaları yenilendi. Tanzîmât’tan sonra darbhâne, müdürlük olarak Mâliye nâzırlığına bağlandı. 1842 târihine kadar çekiçle dövme suretiyle yapılan para basım işlemi, çıkartılan bir kararname ile sarkaç usûlüne, 1853’de pres, 1911’den sonra ise makina presi usûlüne geçildi. Sultan Abdülazîz Han devrinde yapılan darbhâne binası, Cumhuriyet döneminde de kullanılmaya devam edildi.
Meskukât darbı yâni para basılması, defterdâra bağlı darbhâne emîninin idaresinde idi. Buraya hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan darbhâne emîni bakardı. Darbhâne emînliği senelik me’muriyetlerden olup, her sene yapılan Şevval tevcihâtında vazifesinde bırakılır veya değiştirilerek yerine başkası gelirdi.
Darbhâne emîninin emrinde bir kethüda (yardımcı), sikkezanbaşı adlı baskı âmiri, serçeşme ünvânıyla ağırlık ve ayar kontrol me’muru (sâhib-i ayar), bir çeşnici ve hesapları tutan bir kâtib vardı. Darbhâneye çeşitli ocaklardan gelen mâdenlerin te’min ve teslim işlerine simsar bakardı. Darbhâne emîninin muamelâtı mâliyenin ikinci kalemi olan baş muhasebenin kontrolü altında bulunup, işler hakkında yevmiye defteri tutulurdu. İstanbul dışındaki darbhâneler çoğunlukla mâden bulunan yerlerde kurulurdu. Osmanlı Devleti’nin mâden ve darbhâneleri civarında, kalp sikke basacak kalpazanların bulunmamasına dikkat edilir, hattâ bu hususta civar kâdılara sık sık emirler verilirdi. Kalp sikke basıldığı haberi alınır alınmaz derhâl bunların evleri aranır, imalâthaneleri basılır, basım âlet ve kalıpları müsadere edilerek suçlular hakkında takibata geçilirdi. Nitekim Bağdâd’da bir kişi bu suç ile yakalanmış, dayaktan başka, bir deve üzerinde şehrin etrafında dolaştırılarak halka teşhir edilmişti.
Sonraları, darbhâne emînlerinin tâyinleri defterdârlıktan alınarak sadâret makamına verildi. Emînlik adı, sultan birinci Mahmûd zamanında Darbhâne nâzırlığı olarak değiştirildi ve Tanzîmât’a kadar bu adla anıldı. 1835’de Mâliye hazinesiyle Darbhâne nâzırlığı birleştirildi. Yeni teşkilâta Darbhâne-i âmire defterdârlığı adı verildi. Bu teşkîlât 1838’de Umûr-ı mâliye nezâreti oldu. Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar böyle devam etti.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı; sh. 384
 2) Rehber Ansiklopedisi; cild-4, sh. 57
 3) “Kânûnî Sultan Süleymân Zamanındaki Darbhâneler” (Çevriye ve İbrâhim Artuk, 2. Uluslararası Türk-İslâm Bilim ve Teknoloji Târihi Kongresi Bildirileri); cild-1, sh. 145
 4) Osmanlı Târih Deyimleri; cild-1, sh. 394