22 Kasım 2015 Pazar

KORSANLIK


Osmanlı deniz akıncılarının ismi. Karadaki akıncının denizdeki karşılığıdır. On dokuzuncu asırda bu kelime deniz haydudu mânâsında kullanılmışsa da, daha önceki devirlerde bu mânâ yoktur. Osmanlı metinlerinde, en büyük amiraller, faydalı mahir ve büyük korsandır gibi tâbirlerle öğülür. Korsanlıktan yetişmemiş bir denizci gerçek denizci sayılmaz. Korsan levendler tam denizcidirler.
Osmanlı deniz korsanları bahriyenin en imtiyazlı fedaî sınıfı idi. Bugünkü deniz komandosu olup, en tehlikeli vazifeleri yüklenir ve bunu hayâtı bahasına başarırdı. Devletin sulh hâlinde bulunmadığı devletlerin gemilerini açık denize bırakmaz, zapteder veya korkuturdu. Osmanlı Devleti’nin devamlı muhârebe hâlinde bulunduğu İspanya’ya ve İtalya sahillerine kadar gidip, düşmanın maneviyâtını alt üst eder, ekonomik gücünü kırar, limanlar arasındaki irtibâtı keser ve ticâret yapmalarına izin vermezlerdi.
Osmanlı Devleti on dördüncü yüzyıl sonlarından başlayarak Akdeniz’deki dağınık hâlde bulunan Türk deniz korsanlarını düzenledi ve gelişmesine yardımcı oldu. Türk korsan sınıfının kurucusu sultan İkinci Bâyezîd Han’ın üçüncü oğlu Yavuz Sultan Selîm Han’ın ağabeyi, şehzâde Korkut’tur. Bu iş için çok çalışmış ve Oruç Reis’i korsanlığa sevk etmiştir. Bu korsanlardan ilk olarak devlet hizmetine giren Kemâl Reis olmuştur. Ondan sonra Türk korsanlarının pîrî Oruç Reis, sonra kardeşi Hızır Reis (Barbaros Hayreddîn Paşa), onun İstanbul’a çağırılması üzerine de Turgut Reis korsan ocağının başına geçmiştir. Turgut Reis Tunus’ta Mehdiyye, Cerbe, sonra Trablusgarb ve Cezâyir beylerbeyliğinin bir çok limanını belli başlı korsan üsleri hâline getirmiştir.
1513 yılı yazında Oruç Reis’in kuzey Afrika’ya Mağrib’e ayak basması, Türk denizcilik târihinin dönüm noktasıdır. Oruç Reis bu kıyıları İspanyollardan temizleyip, yerli halkın sevgi ve îtimâdmı kazandı. Batı Akdeniz’de, hâkimiyet Oruç Reis’in eline geçti. Bu suları çok iyi bilen Kemâl Reis’in yeğeni Pîrî Reis, Oruç Reis’in maiyyetinde idi.
Cezâyir-Türk korsanları, on altıncı asırda zamanının en iyi denizcileri idi. İstisnasız Akdeniz’in her yerinde faaliyet gösterdiler. Bu asırda Türk deniz akıncılarının olmadığı hiç bir Akdeniz limanı gösterilemezdi. Sardunya, Sicilya, Korsika, Malta, Türklerin her yıl çıkartma yaptıkları adalardı. Hattâ Korsika’yı tamamen Turgut Reis fethetmişti.
Tunus beylerbeyliğine âid korsan filoları da Malta şövalyelerine rağmen İtalya ve Sicilyaya korku verdiler.
On yedinci asrın başlarında Büyük (Koca) Murâd Reis’in Batı Akdeniz ve Atlantik seferleri çok meşhurdur. Murâd Reis’i daha hayâtında İngiliz tarihçisi Knolles; “Akdeniz’in batı kesimi için Türklerin amirali Murâd Reis” şekliyle tavsif etmektedir. Murâd Reis o derece meşhur olmuştu ki, İngiltere kralı birinci James’le mektuplaşmış, krala gönderdiği 2 Şubat 1607 tarihli mektubunda; “Derya beyi Murâd” şekliyle yazarak, mütevazı hâlini ortaya koymuştur. Murâd Reis, Âli Biçin Reis’in dâmâdı Kılıç Ali Paşa’nın talebesidir. Onların himayesinde yetişmiş, Cezâyir eyâletinin korsan filosunun reisi olmuştur. Derya sancak beyi rütbesi verilen Murâd Reis’in kahramanlık ve gazâlarını dinleyerek hayran olan sultan birinci Ahmed Han, kendisini bizzat görmek istemiş, huzûr-ı hümâyûnda hiç bir vezirin nâil olmadığı iltifatlar göstererek onu Mora sancakbeyi yapmıştır.
Bu kahraman Türk deniz akıncı beyi, bir deniz muhârebesinde şehîd oldu. 1609’da Rodos’ta yaptırdığı câminin yanındaki türbesine defnedildi. 1609 yılından sonra türbesinin önünden geçen her Türk harb gemisinin Murâd Reis’i selâmlaması kânundu.
Murâd Reis’in on bir ay kara yüzü görmeden seferini anlatan şu koşma (şiir) meşhurdur.
On bir ay oturdum bir han içinde,
Yedi derya geçtim bir gün içinde,
Rabbim bize kısmet eyle karayı,
Evvelâ karayı sonra sılayı,
Akdeniz üstünde sümbüllü dağlar,
Murâd Reis oturmuş dümen dağlar,
Kral kızı karşısında baş bağlar,
On bir ay dedikte göründü dağlar.
Yine Rodos’ta medfûn bulunan Memiş Paşaoğulları, on altı ve on yedinci asrın büyük amiral ve korsanlar yetiştirmiş bir denizci ailesi idi. Denizciliğe Oruç Reisle başlayan Kurdoğulları çok meşhurdur. Endenozya’ya giden Hızır Reis, Kurdoğullarından idi.
Türk korsanları, İrlanda gibi Büyük Britanya adasına da pek çok seferler yaptılar. Devamlı şekilde 30 gemilik bir Türk filosu bu sularda geziniyordu: 1625 yılında Türkler Bristol Kanalı’nın açığında Lundy adasını aldılar, Bristol liman ağzına hâkim oldular. İngiltere yıllarca Türkleri bu Lund ve Scilly adalarından atamadı. 1631’de Türkler İngiliz limanını yıllık vergiye bağladılar.
Murâd Reis’in 20 Haziran 1627’deki İzlanda seferi meşhurdur. Adada 26 gün kalmış, İkinci İzlanda seferine de Ali Reis kumanda etmiştir.
Korsanlık, akıncılık gibi bir teşkîlât olup, Cezâyir beylerbeyinin Rotterdam, Amsterdam, Ceneviz, Livorno ve emsali büyük Avrupa limanlarında gizli ajanları vardı. Bunlar o limanlara bağlı gemilerin giriş-çıkış ve rotalarını Cezâyir’e bildirirlerdi.
On sekizinci asırda da Türk deniz akıncıları eski hüviyetlerini korumakla birlikte, İngiltere ve Fransa da büyük denizci devletler arasına girdiler.
1783 yılında Amerika Birleşik Devletleri denizlerde bayrak gezdirmeye başladı. 25 Temmuz 1785’de Atlantik’te Cadiz açıklarında bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi, Cezâyir Korsanları tarafından zaptedildi. Bu gemi Boston limanına bağlı, kaptan İsaak Stevens’in idaresindeki Mora gemisi idi. Az sonra Philadelphia limanına bağlı, kaptan D. Brienin’in Dauphin’i aynı akıbete uğradı ve Cezâyir’e getirildi. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 Birleşik Amerika gemisi daha Türk filosu tarafından zaptedildi. Kongre 27 Mart 1794 celsesinde, Türk korsanlarına karşı koyacak güçte harp gemileri îmâl edilmesi veya satın alınması için başkan George Washington’a 688.000 dolar harcama salâhiyeti verdi. Böylece Birleşik Amerika donanmasının temeli atıldı. Az zaman sonra Birleşik Amerika, Cezâyir donanması ile başa çıkamayacağını anladı ve Cezâyir’le anlaşma yoluna gitti. 5 Eylül 1795 (21 Safer 1210) tarihindeki muahede ile Birleşik Amerika, Cezâyir’deki esirlerinin iadesi ve gerek Atlantik’te ve gerek Akdeniz’de Birleşik Devletler’in sancağını taşıyan hiç bir tekneye dokunulmaması karşılığında 642.000 altın dolar ve yılda 12.000 Osmanlı altını ödeyecekti.
Türkçe ve 22 madde olan muahedeye, George Washington ve beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular. Böylece Birleşik Amerika da yıllık vergiye bağlanmış oldu.
Derya ve akıncı beylerinin çok mühim bir vasıfları da ellerinin son derece açık olması ve ünlü zenginlerin yapamadıkları cömertliği yapabilmeleri, fukara babası olmalarıydı. Bütün bir bölgenin fakirleri bir tek derya ve akıncı beyinin sayesinde geçinip giderlerdi. Beylerin konakları misafirhâne olup, herkese açıktı. Misafir, derecesine göre ikrâm görürdü. Misafiri çevirmek gibi birşey olmazdı. Geri çevirmek, düşmana silâh teslim etmek derecesinde şerefsizliklerin en büyüğü sayılırdı.

DİN İÇİN KILIÇ SALDILAR!..

Türk korsanlarının büyük merkezi Cezâyir idi. Fransız Jean Deny Cezâyir’de yetişen korsan levend şâirlerinin şiirlerini toplamış, 1925 yılında Pariste neşretmiştir. Bir korsan şiirinde şöyle denilmektedir:
Korsanlık ederken Hind’in yolunda,
Nemçe’nin bâcını aldı Cezâyir.
Urum’da Acem’de halkın dilinde,
Küffarın bağrını deldi Cezâyir.
Gâziler dîn içün kılıç saldılar,
Kanarya boğazında şikâr (av) buldular,
Kimisin batırıp kimin aldılar,
Adûyu (düşmanı) gamlara saldı Cezâyir.
Mâl alıp esirin mezâd ettiler,
Batırıp gemileri mât ettiler,
Yedi kral birden feryâd ettiler,
Şimdi cevâhirle dolu Cezâyir.

ASLANLAR YATAĞI CEZÂYİR

Benli Ali 1664 yılında Fransız donanmasının büyük bir hezimete uğratılması münâsebetiyle söylediği şiirde sultan dördüncü Mehmed Han’a şöyle hitâb etmektedir:
Pâdişâhım Cezâyir’in,
Yarar aslan yatağıdır.
Zâviyesidir hem. Resûl’ün,
Gerçek erler otağıdır.
Coşar derya eser bâdı,
Kılıç ile akar yâdı,
Sedd-i İslâm’dır bir adı,
Akdeniz’in bucağıdır.
Allah olsun kîl-ü kâlin,
Lütfü çoktur bî-zevâlin,
Cezâyir yedi kralın,
Dâim başı nacağıdır.
Cezâyir’in kahramanı,
Severler Âl-i Osmânı,
Kâfire vermez amanı,
Hacı Bektaş koçağıdır.
Cezâyir Hak teâlânın,
Yanar nûr-ı çerâğıdır.
Kıl duânı pâdişâhım,
Sanma menzil ırağıdır.
Ser alır ser değişiriz,
Döğe döğe yenişiriz,
Sebîl-ullah döğüşürüz,
Şehîd gâzî kıranıdır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Büyük Türkiye Târihi; cild-10, sh. 88
 2) Rehber Ansiklopedisi; cild-10, sh. 251
 3) Osmanlı Devleti Târihi; cild-2, sh. 132
 4) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı) cild-2, sh. 575
 5) Osmanlı Târih Deyimleri; cild-2, sh. 296