30 Ekim 2015 Cuma

LALA


Osmanlı Sarayında geleceğin hükümdarlarını yetiştirmek üzere vazifelendirilen beylerbeyi veya vezîr gibi tecrübeli devlet adamı. Lala deyimi, eğitici anlamında halk arasında kullanıldı. Pâdişâhlar vezirlerine de lala diye hitâb ederlerdi. Selçuklu ve sonra Osmanlı sarayında yeni doğan şehzâdenin hizmetine usta adı verilen mürebbîler bakardı. Bir-iki yaşında sütten kesildiğinde ağa adını taşıyan has odacılardan üçü vazifelendirilirdi. Edebli ve tecrübe sahibi kişilerden seçilen lalaların, şehzâdelerin hareketleri üzerinde büyük te’sirleri olurdu. Şehzâdelerin vâlilikleri esnasında işlerini idare eden vezir derecesinde lala adlı mûtemed yardımcıları vardı.
Lalalık; hassas ve tam bir itimâda dayanan vazifelerdendi. Şehzâdenin bir yandan iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesi, bilgili bir hükümdar olarak büyütülmesi yanında, pâdişâha karşı itaatinin devam ettirilmesi deb îcâb etmekte idi. Şehzâdeler bir dereceye kadar lalaları kabul edip etmemekte hak sahibi idiler. Nitekim Yavuz Sultan Selîm Han, şehzâdeliği sırasında, Trabzon vâlisi iken lala olarak gönderilen şahısları ilim ve edeb sahibi kimselerden olmadıkça kabul etmemiş, bir bahane ile geri göndermiştir.
Eskiden büyük me’murlarla zenginler de çocuklarının terbiyesine bakmak üzere lala (terbiye ve eğitimci) istihdam etmişlerdir. Lala zahiren hizmetkâr vaziyetinde idiyse de terbiyesi kendisine havale olunan çocuğa karşı âmir yerinde bulunur, esasen yaşlı ve kâmil insanlardan seçildikleri için, çocuklar da kendisine bir mürebbî, bir hoca gibi tazim gösterip, hürmet ederlerdi.
Osmanlıda lala ile ilgili tâbirlerden bâzıları şunlardır:
Laladaş: Saray acemilerinin birbirlerine kardeş yerinde kullandıkları bir tâbirdir. Saraya alınan acemiler saray âdâb ve usûlünü öğrenmek üzere, birer lalanın idaresine verilir ve aceminin her hâl ve hareketi lalanın kontrolü altında bulunurdu. Bir lalanın terbiyesi altında kaç acemi bulunursa bulunsun, bunlar birbirlerine laladaş diye çağırırlardı.
Lala destur: Saray mensûblarının dar yerlerde birbirlerine rastladıkları zaman, geçme müsâdesi yerinde kullandıkları bir tâbirdir. İzin isteyene karşı diğerlerinin çekilerek yol açmaması edebe aykırı bir hareketti.
Lala dîvân etti: Terbiyesine me’mur olduğu aceminin bilmediği yeni bir şeyi öğretmek için, lalanın tenbihi yerinde kullanılan bir tâbirdir.
Aceminin kusurunu düzeltmek maksadıyla lalanın nasihatine de lala nizâm etti denilirdi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Osmanlı Târih Deyimleri; cild-2, sh. 354
2) Lakaplar ve Unvanlar (Hayat Târih, sene-1966); sayı-6, 56
3) Saray Teşkilâtı; sh. 124, 125