Osmanlı sarayında, pâdişâh ve yakın hizmetinde bulunan kimselerin atlarının bulunduğu ahırlara verilen ad. Saray ahırı, Istabl-ı hümâyûn, Istabl-ı Şehinşahî, Istabl-ı has gibi tâbirler de bu mânâda kullanılmıştır.Istabl-ı âmirenin başında bulunan kimseye emîr-i âhûr veya imrahordenilirdi. Sonradan İmrahora Istabl-ı âmire müdîri denildi.
Sarayın ikinci avlusunda (Orta kapıdan içeride) bulunan birinci ahırın, pâdişâhın husûsî dâiresini içine alan üçüncü avludan bir girişi vardı. Burada iki yüz kadar seçkin at bulunurdu. Bu ahırdan hiç ayrılmayan, her birisi iki ata bakan, onları tımar eden ve ot oğlanı da denilen pek çok seyis bulunurdu. Üçüncü avlunun içinde ikinci bir ahır daha olup, içinde 40-50 tane cinsleri daha makbûl seçme atlar vardı. Bunların 8-10 tanesi pâdişâha diğerleri hadım ağalarıyla pâdişâhın yakın maiyyetine mahsûs idi. Pâdişâh Cuma namazına giderken, kendine mahsus atlar, kıymetli eğer takımlarıyla süslenerek yedekte götürülürdü.
Topkapı Sara’yındaki Istabl-ı hasda pâdişâha âid atların sayısı 900 olup, hepsinin takımları gayet san’atkârâne yapılmıştı. Bunlardan 40’ı bütün şecereleri mazbut dünyânın en değerli atlarıydı. 300-400 kadar da koşu atı vardı. Bunlar binek hayvanlarından farklı bir eğitimle yetiştirilirlerdi. Bu atlara ancak pâdişâhın yakın hizmetinde bulunanlar binebilirdi.
Büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılan Istabl-ı âmirede her sınıfın bölükleri ve bölük başılarından başka derece itibariyle birbirinden farklı büyük âmir ve zabitleri vardı. Istabl-ı âmire halkının en büyük âmiri büyük veya birinci mîrâhûrdu. Bundan sonra ikinci mirâhûr, mîrâhûrlardan sonra birinci ve ikinci kethüda ve ikinci mîrâhûrun yardımcısı idi. Birinci ve İkinci mîrâhûr dâirelerinin ahırlara mahsus defterleri tutan ayrı ayrı kâtibleri vardı.
Istabl-ı âmirenin varidât (gelirler) ve mesârifiyle (giderler), maaş defterleri mâliyeden verilen kâtipler vasıtasıyla tertip ve kontrol edilirdi. Istabl-ı âmiredeki vazîfeli seyisler ve zabitlerin sayısının zaman zaman 2000’e kadar ulaştığı olurdu. Ayrıca pâdişâh atlarının koşumlarını yapan 300 kadar saraç, yine bu atları nallayan 300 kadar nalbantın vazîfe yaptığı zamanlar olmuştu.
Emîr-i âhûrun nezâretindeki fil-hâne veya arslan-hâne adı ile anılan hayvanât bahçesinde dünyânın her bir tarafından gelen zengin hayvan türleri vardı. Pâdişâhlar daha çok yabancı devlet hükümdarlarının kendilerine hediye ettiği garîb, nâdir ve Türkiye’de pek bulunmayan hayvanları burada saklar ve halka gösterirlerdi. Halkın ziyaretine açık olan Yıldız Sarayı hayvanât bahçesi 1909’da sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın tahttan indirilmesi sırasında İttihâd ve Terakkî mensubları ve Hareket ordusu kumandanlarınca yağmalanmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı; sh. 488
2) Büyük Türkiye Târihi; cild-8, sh. 337
3) Osmanlı Târih Deyimleri; cild-2, sh. 7
4) Risâle-i Koçi Bey; sh. 94
5) Târih-i Lütfî; cild-1, sh. 124