Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş asîl bir Türk ailesi. Ailede daha çok din âlimi yetişmiştir. Bostancı ailesinin atası Bostan Efendi, 1498 senesinde İzmir’in Tire kazasında doğdu. Asıl adı Mustafa bin Muhammed olup, Bostan Efendi ve Küçük Mustafa Efendi diye meşhur oldu. Ailesi tarafından tam bir İslâmî terbiye ile yetiştirilen Bostan Efendi, Sâdık Efendi isminde bir zâttan tecvid ve kıraat ilmini öğrendi. 1517 senesinde İstanbul’a gelerek, çeşitli medreselerde tahsîl gördü. Muhyiddîn-i Fenârî, Ahmed ibni Kemâl Paşa, Çivizâde Muhyiddîn Efendi gibi devrin meşhur âlimlerinden ilim öğrendi.
1528 senesinde tahsilini tamamlayan Bostan Efendi, Bursa Molla Yegân Medresesi’nde müderrisliğe başladı. 1537’de Tire Molla Arab Medresesi’ne, 1542’de Sahn-ı semân medreselerinden birine müderris tâyin edileli. 1543’de Bursa, 1544’de Edirne, 1545’de de İstanbul kâdılıklarına getirildi. Kısa bir süre sonra Anadolu kazaskeri olan Bostan Efendi, on gün sonra Rumeli kazaskeri ve 1551 senesinde de emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra, kendisine çeşitli görevler verilen Bostan Efendi, 1569 senesi Ramazan ayında İstanbul’da vefât etti. Cenaze namazını Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi kıldırdı. Fâtih Câmii civarındaki Emir Seyyid Buhârî hazretlerinin zaviye ve türbesinin yakınına defnedildi.
Bir çok ilimde söz sahibi, ilmiyle âmil, çok ibâdet eden, faziletler ve güzel hâller sahibi bir zât olan Bostan Efendi’ye, me’mûriyeti zamanında çekemeyip, hased edenler bâzı iftiralarda bulunmuşlarsa da, yapılan araştırmalar, söylenilen sözlerin uydurma ve iftira olduğunu ortaya koymuş ve iftiracılar zor duruma düşmüşlerdir.
Tefsîrü süret-ül-En’âm, Hâşiyetün alel-ıslâh vel-îzâh, Hâşiyetün alâ Sadr-iş-Şerîa, Risâletün fîl-cüz-ül-lezi lâ yetecezzâ, Risâlet-ül-kadâî vel-kader, Necât-ül-ahbâb tuhfetü zevil-elbâbbelli başlı eserleridir.
Bostan Efendi’nin oğlu Mehmed Efendi de kendisi gibi büyük bir âlim idi. Mehmed Efendi, 1535 senesinde doğdu. İlk tahsilini babasının yanında yaptıktan sonra, Arabzâde ve Kâdızâde’den ilim öğrendi. Gül Hoca Çelebi’nin derslerini tâkib ederek, istifâde etti.
Aklî ve naklî ilimlerde yetişip yüksek derecelere ulaşan Bostanzâde, 1555 senesinde müderrisliğe başladı. 1558’de Eski İbrâhim Paşa, 1562’de Yeni Ali Paşa, 1569’da Yavuz Selîm, 1570’de Süleymâniye, 1572’de Edirne Selîmiye medreselerine müderris tâyin edildi. 1573’de Şam, 1575’de Bursa, arkasından Edirne kâdılıklarına getirildi. 1577’de Anadolu, 1580’de ise Rumeli kazaskerliğine tâyin edildi. 1581’de emekliye ayrıldı ise de, 1583’de Kahire kâdısı oldu. 1588’de tekrar Rumeli kazaskerliğine getirilen Bostanzâde, 1589’da şeyhülislâmlık makamına tâyin edildi. Üç sene bir ay kadar kaldıktan sonra tekrar emekliye ayrıldı. 1593 senesinde, Zekeriyyâ Efendi’nin vefâtı üzerine ikinci defa şeyhülislâmlık makamına getirildi. Sultan üçüncü Mehmed Han’ın sevgi ve iltifatını kazanan Bostanzâde, şeyhülislâm iken 1598 senesinde vefât etti. Şehzâdebaşı Câmii bahçesinde, cadde tarafında medfûndur.
Bostanzâde Mehmed Efendi, toplam yedi sene on ay müddetle, şeyhülislâmlık vazifesini adalet ve doğruluk üzere yürüttü. İlim ve irfan sahibi bir zâttı. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek derece ve fıkıh ilminde özel ihtisas sahibi idi. Dili peltek olmasına rağmen iyi bir hatîb idi. Arapça, Farsça ve Türkçe şiirleri olan Bostanzâde Mehmed Efendi’nin, Kânûnî’nin ölümü üzerine yazdığı mersiyesi meşhurdur. Bostanzâde Mehmed Efendi, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin İhyâ-ül-ulûm adlı eserini Türkçe’ye tercüme etti. Fıkıh ilmine dâir İbrâhim bin Halebî’nin yazdığı Mülteka el-Ebhûr adlı eserin de şerhini yaptı.
Bostanzâde ailesinde yetişen diğer bir âlim de, Muhammed Efendi idi. Bostanzâde Mehmed Efendi’nin oğlu olan bu zât, 1564 senesinde İstanbul’da doğdu. Küçük yaştan itibaren aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip, yüksek ilmî derecelere kavuştu. Tahsîlini tamamladıktan sonra; 1587’de Atik Murâd Paşa, 1589’da Kalenderhâne, 1592’de Yavuz Selîm, 1593’de Süleymâniye medreselerinde müderrislik yaptı. 1594’de Selanik kâdılığına getirildi. 1596’da Edirne, 1604’de tekrar İstanbul, 1598’de Selanik, 1600’de Bursa, 1601’de Kahire, 1604’de tekrar İstanbul kâdılıklarında bulundu. 1608’de Anadolu kazaskerliğine tâyin edildi. 1614’de Rumeli kazaskerliğine yükseltildi. Bir sene sonra kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 1621’de ikinci defa Anadolu, 1622’de de ikinci defa Rumeli kazaskerliklerine getirildi. Bir sene sonra bu vazifeden alındı. 1625’de İstanbul’da vefât etti. Kayınpederi Nişancı Mehmed Paşa’nın yaptırdığı câminin bahçesine defnedildi.
Bostanzâde Mehmed Efendi, ilmiyle âmil, güzel ahlâk ve fazîlet sahibi bir zât idi. Arabça, Farsça ve Türkçe şiirleri vardır. Nesirde kudretli bir şahsiyet olup, tatlı dilli ve gülez yüzlü idi. Çok cömert ve kerem sahibi olan Muhammed Efendi, fakîr ve muhtaçlara yardımını esirgemezdi. Yumuşak huylu ve tevâzû sahibi olması önde gelen hususiyeti idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şezerât-üz-zeheb; cild-8, sh. 385
2) İkd-ül-manzûm; cild-2, sh. 202
3) Şakâyık-ı nu’mâniyye zeyli (Atâî); sh. 129, 410
4) Sicilli Osmânî, cild-4, sh. 376
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-15, sh. 223
6) Osmanlı Müellifleri; cild-2, sh. 256
7) Hulâsat-ül-eser; cild-4, sh. 223
8) Devhat-ül-mesâyıh; sh. 33