13 Kasım 2020 Cuma

BURAK REİS


Osmanlı kapdanlarının en meşhurlarından. Doğduğu yer ve hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. 1499 târihinde yapılan Venedik deniz muhârebesinde şehîd oldu.
Sınırları gün geçtikçe Avrupa içlerine doğru uzanan Osmanlı Devleti’nin Ege ve Akdeniz’deki hâkimiyet kurma çalışmaları hıristiyan devletleri telâşa düşürdü. Osmanlıların Arnavutluk kıyılarına kadar gidip Mora’yı almaları, onlara îkâz oldu. Babasının yolunda olan ikinci Bâyezîd Han Venediklilerin elinde olan ve Akdeniz’deki Osmanlı hâkimiyetinin kurulmasına engel teşkil eden Lepante (İnebahtı) ve Navarin limanlarıyla, Modon ve Koron kalelerini bir an önce fethetmek istiyordu. Venedikliler ise denizlerdeki hâkimiyeti elden kaçırmamak için yedi Ege adası ile Osmanlıların elindeki Mora’yı ve Arnavutluk kıyılarını alma hazırlığı içinde idiler.
Sultan İkinci Bâyezîd Han sefer hazırlıklarına başlayıp arzu ettiği yerleri feth edebilmek için ilk hedef olarak İnebahtı (Lepante) kalesini seçti.
Sultan İkinci Bâyezîd Han karadan, Kapdan-ı derya Küçük Dâvûd Paşa da denizden 270-300 parçadan kurulu Osmanlı donanması ile 1499 yılı baharında Gelibolu’dan hareket etti. Donanmada, Anadolu ve Rumeli sipahileri ile kapıkulu askerinden ibaret 60.000 kişiden fazla bir kara kuvveti de bulunmakta idi.
Devrin meşhur denizcilerinden Kemâl, Burak, Kara Hasan ve Herek reisler de donanmaya katılmışlardı. Kemâl ve Burak reislere husûsî olarak 2500 tonluk birer göğe veya guke (elli metre uzunluğunda 20 metre kadar genişliğinde bir gemi) verilmişti.
O sırada Venedikliler boş durmayıp; İspanya, Fransa, Cenova, Papalık, Lehistan ve Macaristan’dan deniz kuvveti ve asker istediler. Avrupa ve Akdeniz’in bütün devletleri Venediklilerin yardımına koştu. “Akdeniz bizimdir” diye övünen meşhur amiral Loredano ile Alban Armenio da yardıma katıldılar. Venedikliler amiral Antonio Girimani kumandasında 160 parça kadırga ve diğer çeşitli gemilerden ibaret filoyu, Navarîn’in on mil kadar kuzeybatısındaki Brodino (Proti) kanalında hazırladılar.
Osmanlı donanması, fırtınalı havalarda kabaran dalgalarla aylarca uğraştıktan sonra, sırasıyla Koron ve Modon’a geldi. Buralarda su ve yiyecek maddelerinin ikmâlini yaptı. İnebahtı’ya ulaşmak için Brodino kanalını geçmek gerekiyordu. 1499 yılı Temmuz ayının 29’uncu günü hava karardıktan sonra levend-kapdanlar, bastarda gemisinin güvertesinde Kapdan-ı derya Dâvûd Paşa’nın başkanlığında toplanıp haçlı donanmasıyla karşılaştıklarında yapacakları muhârebe manevrasını müzâkere ettiler.
Donanma-yı hümâyûn şafak sökmeden Porto-Longa limanından çıktı. Çok geçmeden Sapienza adası civarında görünen düşman donanmasıyla öncüler savaşa tutuştu.
Yaklaşan Venedik donanmasının rampa yapmasına meydan bırakmadan uzaktan top ateşi ile karşılanmasına çalışıldı. Herek Reis, muhârebenin başlangıcında üzerine gelen iki Venedik göğesini, Burak Reis de bir düşman mavnası ile bir göğesini top ateşi ile batırdı. Kararlaştırıldığı gibi Burak Reis’in gemisi ayrılarak düşman gemilerinin arkasına sarkma manevrasına girişti. Amiral Armonya ile Korfu vâlisi olan Amiral Piyetro Loredano kumandasındaki gemiler yanlarına birer kadırga daha alarak, Burak Reis’in peşine düştüler ve; “Bu cür’eti Kemâl Reis’den başkası göze alamaz” dediler. Kemâl Reis’i yakalamakla büyük nâm kazanacaklarını düşünerek hemen üstüne saldırdılar. Düşmanın her birinde biner kişi bulunan iki karakası ile yine her birinde beş yüz kişi bulunan diğer iki karakası, Burak Reis’in göğesini ortaya aldı. Burak Reis, kendisinden çok güçlü ve daha sür’atli olan düşman gemilerinin arasından sıyrılmayacağını anlayınca, ölmeyi mağlûb olmaya tercih ederek yakın muhârebeyi seçip, en yakın arkadaşı Kara Hasan’a seslendi: “Yiğit kardeşim Kara Hasan! Çabuk levendlerimizi hazırla göze göz dişe diş harb edeceğiz!” Kara Hasan; “Ya mağlûb olursak” dedi. O zaman Burak Reis; “Şan ve şererfle ölmek, şehîdlik yok mu?” diye cevap verdi.
Burak Reis, saldıran düşman gemilerine ateşe başlayınca onlar da karşılık verdiler. Dört gemi bir gemiye karşı bir süre muhârebe etti. Nihayet üç düşman gemisi Burak Reis’in gemisine rampa etti. Kancalı halatla birbirine sıkı sıkıya bağlandılar. Osmanlı donanması diğer düşman gemileriyle muhârebeye girişmiş olduğu için Burak Reis’e yardım edemedi. Kancalı halatlarla birbirine sıkı sıkıya bağlanan bu dört gemi efradı arasında saatlerce süren kılıç, balta ve balyozla kanlı bir muhârebe başladı. Burak Reis’in gemisindeki uğultular, naralar Allah Allah sesleri muhârebeye heyecan katıyordu. Dört düşman gemisine karşı muhârebe eden leventler, başlarındaki Burak ve Kara Hasan reislerin gayretleriyle şevke geliyor küffâra durmadan saldırıyorlardı. Düşmanın sayısı çok fazlaydı. Bu durumda Burak Reis, bir kaç yiğit, levendinin canını kurtarabilmeleri için Kara Hasan’a Ahmed Bacak’la on arkadaşını alarak bir sandalla gemiden ve muhârebeden ayrılmalarını söyledi. Fakat onlar bunu kabul etmediler: “Baba, senin yanından ayrılmayız. Din için vatan için cihâd için can fedadır. Anca da beraber kanca da” diye cevap verdiler.
Kalyonlar yok olduğu takdirde, Venedik sevki idâresinin de bozulacağını anlayan Burak Reis, kendi gemisinin barutluğunu ateşlemeye karar verdi. Bu suretle gemisi mahvolacaktı ama kendisini rampa eden çok kuvvetli Venedik kalyonları da yok olacaktı. Leventlerine son defa şöyle seslendi: “Cenâb-ı kâdir-i mutlak alnımıza böyle yazmış, son nefesimize kadar vuruşacağız. Haydi yiğitlerim, gâzilerim, leventlerim! Kelime-i şehâdet getirin.” Kara Hasan Reis babadan aldığı emir üzerine gemiyi neft ile tutuşturdu. Şiddetli rüzgâr sebebiyle yangın etrafındaki düşman gemilerini de sardı. Düşman amiralleri askerlerini çekip ayırmak istedilerse de, Osmanlı leventleri düşmanın kestiği kancalı halatları yeniliyor, onları bırakmıyor, serdengeçtiler de düşman kalyonlarına ateşi daha da yayıyorlardı.
Çok geçmeden deniz ortasında göklere doğru yükselen siyah dumanlarla karışık kızıl alevler; düşmana boyun eğmeyen, teslim olmayan Osmanlı Türk’ünün kahramanlığını îlân ediyordu. Burak Reis’in şehîd olmasına karşılık Venedik tarafında da Amiral Loredona Armenio ve binlerce askerinden ibaret Venedik donanmasının önemli bir kısmı da yok olmuştu. Böylece İnebahtı yolu Osmanlıya açıldı.
Türk târihi, Burak Reis’in son parlak zaferini kaydederken, esas Osmanlı donanması karşısındaki düşman donanması da kaçıyordu. Zenşiya ve Brodano deniz muhârebesi adını da alan bu muhârebe, Burak Reis’in adını destanlaştırdı. Türk denizcileri Brodano adasına Burak Reis adası adını vererek, kadirbilirliğin en güzel örneğini verdiler.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Tuhfet-ül-kibâr; sh. 29
 2) Tâc-üt-tevârîh; cild-3, sh. 298
 3) Osmanlı Deniz Harp Târihi; cild-1, sh. 197
 4) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-2, sh. 215
 5) Osmanlı Devleti Târihi (Hammer) cild-4, sh. 988
 6) Îzahlı Osmanlı Târihi Kronolojisi; cild-1, sh. 405
 7) Burak Reis’in Şehâdeti (Hayat Târih Mecmuası); cild-2, sayı-11, sene 1977; sh. 65
 8) İslâm Meşhurları Ansiklopedisi; cild-1, sh. 1504